Vakanüvis yazdı: Kurban çarpıtmaları…
Kurban çarpıtmaları…
Mübarek Kurban Bayramı’nı idrak ediyoruz. Müslümanlar, kurbanlıklarıyla ibadetin, paylaşmanın hazzını yaşayacak.
Ne var ki, her yıl olduğu gibi, bu Kurban Bayramı’nda da belli çevreler, rakamlarla oynayarak, istatistikleri çarpıtarak, hâttâ açık açık yalana sarılarak, “hayvan katliamı” söylemini dolaşıma sokacak.
Oysa geçmiş yıllardaki hemen bütün veriler, Kurban Bayramlarında kesilen hayvanların miktarının, yıllık genel tüketimin sadece yüzde 6 ila 8’i arasında olduğunu gösteriyor.
Aynı çevrelerin, normal kesimle sağlanan etleri tüketirken, sözkonusu Kurban Bayramında kesilen hayvanlar olduğunda tepki göstermeleri ise dikkat çekiyor.
Öte yandan, Kurban Bayramını kavramsal olarak da eleştirenler, kurbanın Hz. Adem’den bu yana hemen her dinde bulunduğunu ve günümüzde de çok sayıda coğrafyada festival, şölen, şenlik, ibadet ritüeli olarak varlığını sürdürdüğünü görmezden geliyorlar.
Birkaç güne sıkışan kesimi çok göstermek
İlahiyatçı ve sosyolog Prof. Dr. Yümni Sezen’in 2004 yılında kaleme aldığı “Antropolojiden Psikanalize Kurban ve Din” başlıklı kitapta yer alan bilgilere göre, Kurban Bayramı ve adaklık kesimlerine konu olan büyük ve küçükbaş hayvanların miktarı, bir yılda gerçekleşen et tüketiminin çok az bir kısmını oluşturuyor.
Sezen kitabında, şu değerlendirmelerde bulunuyor:
“2001 yılı rakamlarıyla dünyada yıllık 6 milyar, günde de 17 milyon adet koyun kesilmektedir. Yenmek için kesilen hayvanların sayısını, hesaplamak kolay olsun diye koyun cinsine aktararak (Yaklaşık 30 kg.) vermekteyiz. – Domuz da bu toplama dahil – Böylece yılda 6 milyar koyuna karşılık, İslam dünyasında Kurban Bayramının 1, 2 ve 3’üncü günlerinden birinde – Adak ve şükür kurbanı da dahil olarak – her yıl 100 milyon civarında kurban (koyun cinsinden) kesilmektedir. Yılda bir defa kesilen bütün bu kurbanlar, sene boyunca günde 275.000 adede tekabül eder. Hayvanlar bir anda (bir iki gün içinde) kesildiğinden göze çok görünmektedir. İşte bazı çevreler, her gün 17 milyon koyunun kesildiği bir dünyada bu rakamları çarpıtarak, kurbana karşı saldırıya geçmektedir. Her gün dünyada ve ülkemizde, ne kadar et tüketildiğine bakılmaksızın kurban ibadetimiz eleştirilmektedir.”
Kurban kesimini, adeta özür diler gibi yapmamalıyız
Sezen; Batılılar ile Türkiye’de bir kısım çevrelerin kurban konusunu sürekli dillerine doladıklarını vurgulayarak, şu görüşleri de dile getirmişti:
“Her yıl Kurban Bayramı yaklaşınca kimilerini bir sıkıntı basmakta. Kimileri, Müslümanlarla alay ve hakaret imkânı kollayarak planlar yapmakta, kimileri de medyatik programlar peşinde koşmakta. Bazıları ise kurbanda ikinci hedef olan yoksulun et yemesini ilk ve tek hedef görüp, kurban amelini ortadan kaldırmanın yollarını aramaktadır. Bunlara göre kurban işkence ve cehalettir. Birkaç olumsuz örnekle ‘vahşet’ anlatıları başlar. Bunun yerine isteyen para yardımı yapar, isteyen de kesilmiş et dağıtır. Kurbana bir kez ‘sosyal yardım’ derseniz, her türlü yardım onun yerine geçebilir. Oysa kurban evrensel ve tarihî, dinî ve sosyal kurum olup, dünyada icra edilmediği bir zaman ve mekân yoktur. Öncelikle şunu bilmeliyiz: İnsan; canlılar içinde – Kural tanımamak anlamında değil ama – tabiat karşısında imtiyazlıdır. Peki, kurban nedir? İnsan hemen her gün veya sık sık et yemektedir. Et ağaçta yetişmediğine göre, insan, bir hayvanı öldürerek onu elde etmektedir. Bu yaptığını belli dinî kurallarla ve dinî bir niyetle yaparsa bu kesimin adı kurban olur. Kurbanı kınayan Avrupalı, Noel günlerinde milyonlarca hindiyi kesip yer. Dünyada en fazla kırmızı ve beyaz et ile balık yiyenler Avrupalı ve ABD’lilerdir. Ziyafetlerde müsrifçe et tüketirler. Koyunun karnından yavrusunu çıkarıp, astragan kürk için öldürmek de Batı’da yaygındır. Ayrıca eğer mesele öldürülen canlıya acımak ise bitkilerin de canlı olduğu unutulmaktadır. Türkiye’de de en çok eti varlıklı, ‘aydın’ denilen kesimler tüketir. Bu arada, kurbanın varlığından rahatsız olan ‘aydın çevreler’e karşı utanan az sayıda Müslüman yazar çizer de utandıkları çevrelerin hücumlarına ‘dini bilenler’ olarak destek vermektedirler. İşte, bütün bu nedenlerle biz, kurban işini, âdeta birilerinden özür diler gibi yapmamalıyız.”
Sığırda toplamın yüzde 7’si, koyunda yüzde 8’i kesiliyor
Kurban Bayramlarında kesilen hayvan sayısına dair yapılan çarpıtmalar, hemen her yıl aynı argümanlarla dile getiriliyor. Ama ister Prof. Dr. Yümni Sezen’in verdiği 20 yıl öncesine ait bilgiler olsun, isterse de daha yakın tarihlere ilişkin veriler olsun, kurban konusundaki çarpıtma açıkça görülüyor.
2018 yılında hayatını kaybeden Milliyet gazetesi köşe yazarı Güngör Uras, 2017’de kaleme aldığı bir yazısında, o zamanki adıyla Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı verilerine dayanarak, Türkiye’nin hayvan varlığı ile Kurban Bayramlarında kesilen hayvanların kıyaslamasını yapmıştı.
Uras yazısında, “Hayvancılık Genel Müdürlüğü’nün 2017 Haziran ayı verilerine göre, 14 milyon sığır, 32 milyon koyun varlığımız var. Kurban Bayramlarında 900–950 bin baş sığır, 2,5 milyon baş da koyun kesiliyor. Kurban döneminde sığır varlığının yüzde 7’si dolayında bir kesim oluyor. Koyun varlığımız 32 milyon baş. Kurbanlık koyun talebi ise 2,5 milyon baş. Böylece, kurbanlık koyun talebi yüzde 8 dolayında gerçekleşecek.” satırlarına yer vermişti.
Türkiye İstatistik Kurumu’nun sahaya ilişkin en güncel verisi olan 2023 yılı hayvansal üretim istatistiklerine göre de büyükbaş hayvan sayısı 2023’te 16 milyon 583 bin, küçükbaş hayvan sayısı ise 52 milyon 363 bin olarak hesaplandı.
Resmi rakamlar, kurban karşıtlarını yalanlıyor
Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, 2017 yılında verdiği bir beyanatta, Türkiye’de Kurban Bayramlarında; 2014’te 880 bin büyükbaş, 2 milyon 500 bin küçükbaş, 2015’te 867 bin büyükbaş, 2 milyon 700 bin küçükbaş, 2016’da 920 bin büyükbaş, 2 milyon 950 bin küçükbaş, 2017’de 817 bin 805 büyükbaş, 2 milyon 720 bin 271 küçükbaş hayvanın kesildiğini açıklamıştı.
Tarım ve Orman Bakanlığı’nın son dört yıla ilişkin hayvan varlığı rakamları da “hayvan katliamı” iddialarını geçersiz kılıyor. Buna göre 2020 yılından bu yana her yıl ortalama 1 milyon civarında büyükbaş, 2,5 milyon civarında da küçükbaş hayvan kurbanlık olarak kesildi.
Kurbanın olmadığı din neredeyse yok
Öte yandan, İslamiyet’teki kurban ibadetine kavramsal açıdan eleştiri getirenler, dünya tarihi ve dinlerindeki “kurban gerçeği”ni ise görmezden geliyorlar. Britannica Ansiklopesi’nde Robert L. Faherty tarafından yazılan “Kurban” maddesinde, kurbanın insanlık tarihi kadar eski olduğuna ilişkin bilgiler yer alıyor. Antik Çin’de hayvan ve insan kurbanı vardı. Günümüz Çin’inde ise Hayalet Festivali törenlerinde keçi, domuz ve tavşan kurban ediliyor. Yine Vedik, Hinduizm, Budizm ve Şaktizm’de ibadet amaçlı hayvan kesimi bulunuyor. Mitraizm’de boğa, müşrik Araplarda güvercin, Fenikeliler, Sümerler ve Babil’de çocuk / insan, Samilerde ilk doğan hayvan, eski Türkler ve Slavlarda geyik kurbanı yaygındı.
Antik Yunan’da ise hayvanlar kesilerek değil yakılarak kurban edilirdi. Eski Yahudilik’teki muhtelif hayvanlar, bazı ana akım Yahudilikten uzaklaşan kimi marjinal mezheplerinde insan, sonrasında ise tahıl ve şarap törenleri görülüyordu. Hıristiyanlık’ta ilk zamanlar, “Tanrı Kuzusu”nu (Hz. İsa) anma amaçlı yapılan kurban kesimi, ilerleyen asırlarda ekmek ve şarapla kansız hale getirilen bir komünyona (kutsal varlığın etine ortak olmak) dönüşmüştü. Hıristiyanlık’ta zamanla yerleşen inanca göre, “Hz. İsa’nın kurban edilmesi o kadar büyük bir olaydı ki, sonrasında bunu bir inanç geleneği olarak hayvan sembolüyle sürdürmek gereksizdi.”